‘iz’ler her daim vardır, sadece, kiminde sen fazla iz bırakmışsındır, kimindeyse fazla ize maruz kalan sen olmuşsundur.
Özlemlerimiz, bir aradalığımızın parçalanışı, yeniden ‘biz’ olmak isteyişimiz…
Bazen olmuyor, ne kadar çabalasak da eskiye dönülmüyor, dönülse bile eskisi gibi olmuyor. Çabuk tükettik belki de, ya da bizi bir arada tutan etkenler değişti zamanla ya da o etkenler kopuşumuzu da hazırladı sonrasında.
Dönüp bakmak istemiyorum artık geçmişe. Adı geçmiş ama belli ki bu anda da gelecekte de var etmeye devam edecek kendisini.
Geçmiş!
Bazı şeyler için geçmiş…
Bir yanda da umutlar, tutunma çabaları, hevesler, heyecanlar…
Yorgun savaşçılarıyız sistemin, farkındalığımız ne kadar yüksekse o kadar yara alıyoruz geçen her günde. Çünkü biz farkındayız…
Yaşanan saldırıların, sürüklenmekte olduğumuz karanlıkların, açlığın, yoksulluğun…
Biz varız, kavgada,emekte, dostlukta, mücadelede, saflıkta…
Biz varız, yollarda, alanlarda…
Bazen acıyacak sol yanımız, düşündürecek yaşanmışlıklarımız, özletecek arkadaşlarımız
Ama bileceğiz ki, kağıdın üzerine bir iz gerek, bir dokunuş, göstermek gerek olmayanlara da, mücadelenin içine çekmek gerek onları da…
Sitemkar olmaktansa elimizi daha sıkı birleştirmek gerek, düştüğümüzde gülümseyerek bakabilmek birbirimize, sonunda;
‘Ne olursa olsun ben denedim’ diyebilmek gerek…
derin