ÇİÇEKLİ BAHAR İlkbahardır artık geçmiş günleri ömrümüzün sonbahardan yadigâr İlk papatyayı gördüğüm günden beridir Kozyatağı’nda Bir garip efkâr türküsü söyler dillerim Öyle solgun öyle cılız bir garip çiçekti anıları yaşantımın Düşürüp çukurlarına gözlerimin birkaç katre tuzlu suyu İstanbul’a benzedi çizgileri alnımın
Daha yeni uyanmaktaydı doğa erken geleceğini bilemediği bahara Oysa ilk papatyasını cömertçe sermişti sergisinde yol kenarlarına Bi’haber yaşantındasın ey sevgili, pek haberdar sanarak kendini yaşam üstüne Bak işte erken yitip gidecek çiçeklerden bir farkın yok kanaatindeyim sana dair. Şimdi sarmaş dolaş sarmaşıklı bir bahçe duvarına benzeyen yalnızlığımın Çatlaklarını örter mi bu papatyalar? Çok uzaklara dikilmiş yolcu beklercesine dalmış gözlerime fer olur mu bu bahar? Ah ne mümkün! Bu ilki değil ki kim bilir kaçıncı nevbahar! Ey sevgili! Sanmaktasın ki nefrettir içimdeki, kömür gibi kararmış bahtsızlığımı Yormaktasın acemi bir terk edişe. Oysa feyzindeyim uyanmakta olan bilincinin ilkbaharına. Bir uzak anımsama olur üstüne fazla düşünmeden yaşayacağın Her ömür kendi sağlamasını yapar yaşadıklarıyla Her ömür kendi kendine çözer simyasını yaşantısının Her ömür zamanı geldiğinde üzülür en çok elinden avucundan kaçanlara Her ömür kendi yalnızlığında müebbettir. İlkbahardır artık İlk papatyayı gördüm ya neyleyeyim Derman olur mu bilmem çatlaklarıma? Ferman olur mu bu yazım bilemem gayrı Belki bakaya kalır yalnızlığım belki tezkeresini alır müebbedinden. Mahir Elhan 27- 02 -2008 Çarşamba |