Yazar TANER CİNDORUK
|
Pazartesi, 14 Nisan 2008 |
GÖĞÜN ÇALDIĞI KUŞ
palyaçolar gece sokağa çıkmaz tanrım kırmızı şeritler diyarı sesler çınnn elbisesi kirli ablalar doğurur kaldırımlar palyaçolar gece sokağa niçin çıkmaz ama lunaparklar, ıssız peçeli gün yüzü sürmemiş yara sürdüren ablalar doğurur kaldırımlar bakire kız gibi ulur göğün piç ceplerinde uzuvları kimsesiz hissesiz köz
göğsümün sacına damlar burnum palyaçolar gece sokağa çıkmaz, kimlik sorar melekler ona, dışarısı gür şer tayların nallarına sıkışmış sefil bir önlük kahkahalar hesabına düşmüş, yanmış yalandan toy bir bahar, bir iğdiş, bir soğuk keçeli ıssız hit pazarında komşular bir cenazeyi diriltir pantolonlar döl, bisikletler düşünceli, ölüler serkeş palyaçolar şeker dağıtmaz sade, tutar aşık olur bir dansöze kedi ölüsü gibi kalır kadehte ağzın, beden kör fırtına düşer örtülerin börtü çan vaktine tanrım, bu dervişi kim katar vagonuna kün vinç ezdi kulaklarımı, peruğum gözüme is alnımda türlü ipek kem göz baskınlarım şurup değil, şarap içtik annemle, annem bilmez masalar çingene külleri, dişim ağrıyor usta usta dişimde esir bir halk sallanıyor usta annemle şarap içtik, babam bağ bağırdım kuytu yastıkta donum yok içime çektim dışım kar pencerede misafir yok çığlık mı, o da ne! başım ağrıyorsun sevgilim, vinç ezdi kulaklarımı köşe başında bilyelerimi kapıştı tanrılar tanrım palyaçolar gece sokağa çıkmaz, kan konuşur şark, gül satar döşümün nadideleri ulur bakire kız gibi göğün hesabını ben ödüyorum, ne palyaçosu!
TANER CİNDORUK |
Son Güncelleme ( Pazartesi, 14 Nisan 2008 )
|