Yazar Selçuk Özgür
|
Pazar, 06 Nisan 2008 |
Bir ismi olmalıydı adımlarınınBir çığlığı bu kumsaldaHiçbir kale yıkılmıyor işte keşişlerkenSektirdiğin taşlarını, anla!Çevresinden belli olmuyordu köşesindeki siluetin Gölgesinden tanıyan yabancılar şahit Her yıl aynı yerde Toplanan balıklar gibiydiler Buruşmuş aynalara çadır kurmaları; Uçurmaya çalıştıkları bir şahin!
Ay yıkanmıştı göğünde Ve duvarlara akmıştı güneş Turuncuyu sevmeyen denizlerin Bildiğim bilindik buharlaşma çabalarındaydı. Papatyayı kimse görmüyor artık! Bir lakabı olmalıydı tencere yuvarlanmalarının Bu kadar uzun olmamalıydı aşklar Adının harflerini bile Sindiriyorken; Saate bakıyoruz biz! Gölge yoktu yerdeBeyaz yoktu fikirde, zikirdeBiz kimi düşlüyoruz yar?Keman düşüyordu gözlerinden tel tel Bir kasıntı oluyordu sağ ayağımda Tökezleme seslerinden redif Derdinden içecek oluyordun İçtiğini kaçırır gibi derinlere.
Ve günleri soyuyordun Kardan muzlar gibi Kinlerin damar kilitleri buruşuyorken Ne yobaz oluyordu elma bahçelerin Böyle şiirler yazdırmazdın sen bana Boşuna doluyor diye; Aklımı döndürürken baştanbaşa.
Ve iki çocuk hala futbol oynuyordu Fikirlerimi kıra kıra bir kumsalda Bir ismi olmalıydı adımlarının Bir çığlığı! Yenisi yoksa ya? Hıncımı kesiyordum ben; Yapma evladım yapma! |
Son Güncelleme ( Cuma, 18 Nisan 2008 )
|